14 Ekim 2007 Pazar

YILDIZLAMA


Yarda seyrek sakal, yerde karınca
Derlemiş, denk etmiş azın azını
Tavukta hasretlik göğe varınca
Örselemiş keloğlanın kazını

Saksağana akıl verir kel karga
Saksafon methiye düzerken orga
Ayak basmayınca beyler. Kadırga
Ot bürümüş, ıtır örtmüş yüzünü

Kedi palazlanmış haram süt ile
Çakal yoldaş olmuş uyuz it ile
Kavgası var pirelerin bit ile
Kene var ki unutturmuş izini

Göle dadanınca ördek kaçığı
Karabataklarda döşün pöçüğü
Dikten dalar boynuzlunun küçüğü
Manda çalar aygır atın sazını

Cılız oğlak karıştırmış yuvayı
Akbabalar mesken tutmuş ovayı
Bu sene gömüye girmemiş ayı.
Tilki tutmaz olmuş han’ın sözünü

Semaya yükselir tül ince ince
Örümcek mahirce ağı örünce
Şivan düşer akreplere görünce
Yanılır, iğneler kendi dizini.

İtler ürer, keyfi olur kurtların
Yola çıksa ardı gelir dertlerin
Nefesi kesilir iki cırtların.
Üzerinde yırtar kaputbezini

Göğü kuzgunların göçü bürümüş
İzan sarp, yol yalın, yaya yürümüş
Harami kurtların içi çürümüş
Unutmuşlar haysiyetin yazını

Kartallar kargaya ömrünü sormuş
“Bu akıl işidir” cevabı almış
Altta köstebeği görünce dalmış
Kargaya vakfetmiş yürek közünü.

Martılar hamsiye hücum edende
Uykulu ayılar homurdar inde
Derler ki; “siper al, bir yere sin de.
Bir hamlede çıkar çaylak gözünü”

Kuyruğuna girmiş sivrisinekler
Bir tekmede sütü döker inekler
Bağımıza bağban olmuş dönekler
Yellozlar da çeker olmuş nazını

Çöplüğün arkası olunca yokuş
Çınarın dibine tuz döker baykuş
Haramzadeler ki, haremi alkış
Duyar hayat bulur, yazar tezini

Tazılar beğenmez körpe etini
Çullukçular arka tutar çetini!
Denilmedi daha sözün bütünü
İşte, söz yitirmiş sözün özünü